30 Mart 2012 Cuma

Gül Kadın


Aznavur pasajında Gül kızım
Yüzünü vitrine yaslamış
Çocuk gözleri parıldıyor
İncik boncuklara dalıyor
Artist Şükran iki saat bekletiyor
İmzalı fotoğraf için
Sonrada kalmamış diyor
Olacak iş mi
Ne beklettin ulan diyor
Hesap soruyor, delikanlı Gül kızım
Yeşil parkasına dökülüyor
Siyah rüya gibi saçları
Geceden örülü, su gibi dalgası
Daracık kotları giyiyor inadına
Kolunun altında devrimci kitapları
Adım başı polis kesiyor önünü
Gözü kara tersleniyor devrimci kızım

On altı yaşında çalışıyor
Ekmek aslanın ağazında
Doğrucu davudum
Namus bekçisi namussuzlara
Açıyor ağzını yumuyor gözünü
Kimseden korkusu yok Gül kadının
Sonra Çingeneler kıskanır raksını
O ne kıvrak süzülüş,
O ne işveli kendinden geçiş
Sanırsın ki müziği vücudu çalıyor
Sanırsın ki orkestra mevcut değil
O kendi müziğiyle dönüyor
Öyle bir rüya Gül kadın
Sahne boşalıyor düğünlerde
Testiler kırılırılıyor ayağının dibinde
Kaç genç virane peşinde
Burnu havada kaç sümüklü
Yemiş tokadı yüzüne

Kimsenin bilmediği Gül kadın
Yazabiliyorsun yaşanmışlıkları
Ve anlatabiliyorsun gülümseyerek
Biliyorum  kalbine saplanan hançeri
Sen de alıyorsun o büyük aşktan nasibini
Yeşil parkanı giymiş yürüyorsun
Adımların hızlı ,saçların savruluyor
Seni şimdi tanıyorum
İyi ki de tanıyorum

                                   Pelin Kızıltan



21 Mart 2012 Çarşamba

Döndüm artık limandayım

Ne dingin denizlerinden geçtim aşkın
Ne yekpare hayattayım
Bak yine döndüm karşındayım
Ne o eski vücuttayım
Ne o eski ruhtayım
Bedenimi yırttım,
Ya sondayım, ya başlangıçtayım

Savruldum çıktım yola
Ateşi yaktın gönderdin
Geldim hadesin kapısına
Ateş yılanını uyandırdım
Uyuyan yılanı ben uyandırdım
Ateşlere sarıldım.
Bağrıma  kadar yanıklar
Boğazıma sarıldı ateş
Derime yuvalandı,
Kaşıntısı doğumu müjdeler
Ağrılı, irinli akmakta ateş
Gözlerimi kapadım
Ya sondayım ya başlangıçtayım

Can özünden gelsin deva
Hayat ağacının soğuk pınarlarından
Nefsim söndü nihayet karşındayım
Döndüm artık limandayım
Yüzümü sen bul
Yüzümü sen tut
Ben ordayım.
              Pelin Kızıltan

16 Mart 2012 Cuma

İhanet

Geceye düğümlendi adın,
İlmeği kaçan aşk
Vurdu yüzüme ihaneti
Ay aydınlığı gibi
Kahpe gidişinin
O gidiş ki,
Korkak, sefil
O gidiş ki,
Alçak ve rezil
Ay aydınlığı gibi
Vurdu yüzüme.
İçimde bir bulut
Küfürlü yağdı
Suyun yalanı yok
Vurdu yüzüme ihaneti
Yıkandı yüzüm
Gün aydınlandı
Tükürdüm adını
Söktüm ilmek ilmek
Aşkını...
                     Pelin Kızıltan


9 Mart 2012 Cuma

Ayazında kaldım aşkın

Ayazını sevdim aşkın
Soğuk odalarında sevişmeyi
Taş duvarlarında esen rüzgarı
Soğuğa inat aşkı
Deliksiz uyumayı sevdim
Yorganın altında senin sıcağında
Sabahları kalktım yanından
Çıplak üşümüş
Güneşe uyandım ayazda
Dağlara koştum
Çıplak üşümüş
Şimdi anladım
Hepsi düşmüş
Ayazında kaldım aşkın..
                      Pelin Kızıltan
                 

7 Mart 2012 Çarşamba

Aralık kapı

 Sevdiceğim, aralık bir kapı bıraktım sana bir kuşun sığacağı kadar, öyle bir yürekle gelirsen diye...Hani bir kuş olursun belki ya da bir gül atarsın kapı aralığından geldiğini anlarım.  Garip son buluşmamızda hiç ayrılacakmışız gibi gelmemişti bana, oysa hep hissederdim ben böyle ayrılık sahnelerini içim telaşlı giderdim, dönmeyeceğimi bilirdim bir daha. O yüzden şimdi acı bir kahır gibisin içimde, hiç düşünmemiştim seni bir daha göremeyeceğimi. Hani sarılırken saçımıza yağan karlar sonsuz gibi gelmişti bana. Son diyemiyorum ona. Aşk sonsuzlukta asılı bir saat gibi durdu orada, tek bir saniye içindeki sonsuzluk. Aralık bir kapı bıraktım sana, bir kuşun sığacağı kadar. Bir gül düşünce ayaklarıma, bir kuş çırpınca kanatlarını avuçlarımda, yüreğim yeniden atmaya başlayacak o saatin tik taklarıyla..

5 Mart 2012 Pazartesi

Aşk romanı

Dudaklarım avuçlarında kaldı
Ucuz bir roman gibi az sonra unutulacak
Rezil hayatının son şarkısı gibi
Elinde gülümsüyor birazdan uçacak
Hayat bu kadar mı kırmıştı seni
Bir cinayeti özletecek kadar
Bana mı denk geldi soğuk namlusu
Avuçlarında bilenen küskünlüğünün
Oysa kimler vardı çıkacak yaşamından
Lanet gibi peşini bırakmayan

Şanssızlığın beni mi buldu
Paylaşayım diye kederli zindanını
Kararsın diye yüzüm masanda
O kadar mı sevdin beni
Bahçene gömecek kadar
Senin bildiğin buydu
Unutturmaz ölüm aşkı
O yüzden vurdun beni
Hiç beklemediğim  anda
Gülümsüyordum oysa
Bahçede koşarken sana

Ucuz bir romanın son sahnesi gibi
Masada saf beyaz bir gül
Karanlıkta iki yürek
Bahçede dökülen yapraklar
Ne güzel bir son yazdın
Yüreğim aşkla kaldı
Nasıl sevdirdin  kendini
Ölüm aşkı unutturmadı
                             Pelin Kızıltan

3 Mart 2012 Cumartesi

Gİtmek

 Kutulara sığdırmak zor hayatı, giderken aldıkların seninle gelmeyen bir hayattan taşıdıkların sa bırak...Senin olan yanında kalsın, kalanları sevgiyle bırak. Yıkıntılar bırakma,  tozlu kağıtlar unutulmayan acı hatıralar. Bahçede bir kaç gül, sümbül,  bırak öyle kalsın, yüreğinle git öylece, elinde bir kuru gül kalsın...
                                                                         
                                                                                    pelin kızıltan                                                                           

2 Mart 2012 Cuma

Cebimdeki aşklar


Yolda yürürken fark ettim
Cebimde biraz aşk kalmış
Renkli üç beş akide şekeri
Çocuk gibi sevindim
Ne ağlatmıştın beni Seval
Şimdi hatırlayınca
İyi ki cebimdesin dedim
Pek kırmızı akide şekerim
                    pelin kızıltan

Gam

Seher yelin, gamdır senin
Aşk derdiğin güle zulmettin
Al gönlünü çık dağlara
Gönlün çobandır senin

Bahtsızlığın yorma kötüye
Sabır gönlüne hediye
Al kandilin çık dağlara
Aşkım duadır benim
             Pelin Kızıltan

1 Mart 2012 Perşembe

Mercan

Ne zaman dalmıştık aşk denizine
Şimdi hatırlayamadım
Ellerin mercandı, saçların yosun
Gözlerin okyanusun en derin karanlığı
Ki anlamalıydım orada yaşamadığımı
Seviştik inciler dizildi içime
Gitmeyeceksin sandım
Gittin, nefessiz kaldım
En derinde aşk, en derinde
Ben orada kaldım...
                 Pelin Kızıltan