23 Nisan 2012 Pazartesi

Avcının rüyası



Kar beyazında sürüyor  yaralı ceylanın izini
Karanlık pusu, kendi tuzağına takılmış
Avcı Ceylana aşık

Kar beyazında ayaklarına bulaşmış katran karası
Bahtsız izlerine bakıyor,
Ceylan suya vardı

Ay kutsaması, ışıkta ölüm yansıması
Peşinde vahşi kurtların uluması
Kanıyla bırakıyor izini suya
Ceylan avcıya aşık

Son acı nefesi ince boynunda
Çıkıyor parçalanmadan önce
İnce bir düşte duruyor avcı 
Sızıyor kan dişlerinde
Ay kutsaması, ölümde ışık yansıması
Phoebe tutuyor toynaklarını
Avcı tanıyor düşlerindeki kadını
Beyaz bir yatakta kutsanmış ikizi
Sunuyor açgözlü ihaneti
Tutkuyla parçalıyor etten bir duvarı
Ulaşıyor kalbine doğanın
Çözülüyor aşkın esareti
Feda ediyor kendini ceylan
Teslim oluyor kutsal ışığa
İnce düşlerinde avcının
Toz bulutu yıldızlardan
Aydınlanıyor laneti
Kar beyazında arınıyor ruhları

                         Pelin Kızıltan




                         



15 Nisan 2012 Pazar

Açacak alev çiçekleri

bir yaprak bütünlüğü bugün
bahar gibi, yeşil
damarları çatlamış
can akıyor içinde
dağların saklı oluklarından
zümrüt yeşili cevher.
henüz uzak sararmalar
henüz çekilmemiş suyu yaprağın
buruşuk çıtırtısı uzak
uzak parçalanıp dökülmeye pul pul
bir arpa boyu yol alıyorum bahara
bir arpa boyu arkamda nefesi ayrılığın
damarım çekiliyor yeşile
tenime dokunuyor
yakut kırmızısı fısıltısı
sunuyor alevden çiçeklerini
çağırıyor beni yağmur
ellerim yoğrulmuş çamur
kendi ruhuma üflüyorum
doğsun diye tohumlarım
ve ekiyorum toprağıma
bir çiçek beni çağırıyor
aklım kaçıyor
bir adım daha yaklaşıyorum
aşkın telaşına
               pelin kızıltan

8 Nisan 2012 Pazar

Aşk yok ki selamı olsun

Kapıları vurup gidişin olmasaydı
İnsan gibi yaşanırdı kederler belki
Böyle köpek yalnızlığı gibi
Solumazdık kan kusan gecenin
Soluk nefesini

Aydınlık olurdu gidişin
İnsan gibi, adam gibi
Lanet ettirmezdi.
Hatırı kalırdı
Nar çiçeği renginin
Kokladığımız çiçeğin
Aşkın, sevdanın

Ve selamımız olurdu
Birbirimizi görmesek de
Uçurduğumuz aşkımıza
Göçmen kuşlara
Mutfakta demlenen çaya
Camın buğusuna çizilirdi
Saplanmazdı yüreğimize
Günaydınlar

Kesmeseydin can damarını sevdanın
İnsan gibi, adam gibi
Uçurabilseydin bir sevdalı kelebeği
Ezmeden ince yüreğini
Selamlarımız gelirdi, havadan, sudan
Günaydınlarımız olurdu
İnanırdık aşka
İnanırdık bebek saflığında
Böyle büsbütün kırılmazdık
Paramparça kalmazdık
Başlamazdı kalplerimiz katılaşmaya
İnanırdık kuştüyünden masallara
                             pelin kızıltan