Aznavur pasajında Gül kızım
Yüzünü vitrine yaslamış
Yüzünü vitrine yaslamış
Çocuk gözleri
parıldıyor
İncik boncuklara
dalıyor
Artist Şükran iki saat bekletiyor
İmzalı fotoğraf için
Sonrada kalmamış diyor
Olacak iş mi
Ne beklettin ulan diyor
Hesap soruyor, delikanlı Gül kızım
Yeşil parkasına dökülüyor
Siyah rüya gibi saçları
Geceden örülü, su gibi dalgası
Daracık kotları giyiyor inadına
Kolunun altında devrimci kitapları
Adım başı polis kesiyor önünü
Gözü kara tersleniyor devrimci kızım
On altı yaşında çalışıyor
Ekmek aslanın ağazında
Doğrucu davudum
Namus bekçisi namussuzlara
Açıyor ağzını yumuyor gözünü
Kimseden korkusu yok Gül kadının
Sonra Çingeneler kıskanır raksını
O ne kıvrak süzülüş,
O ne işveli kendinden
geçiş
Sanırsın ki müziği vücudu çalıyor
Sanırsın ki orkestra mevcut değil
O kendi müziğiyle dönüyor
Öyle bir rüya Gül kadın
Sahne boşalıyor düğünlerde
Testiler kırılırılıyor ayağının dibinde
Kaç genç virane peşinde
Burnu havada kaç sümüklü
Yemiş tokadı yüzüne
Kimsenin bilmediği Gül kadın
Yazabiliyorsun yaşanmışlıkları
Ve anlatabiliyorsun gülümseyerek
Biliyorum kalbine
saplanan hançeri
Sen de alıyorsun o büyük aşktan nasibini
Yeşil parkanı giymiş yürüyorsun
Adımların hızlı ,saçların savruluyor
Seni şimdi tanıyorum
İyi ki de tanıyorum
Pelin Kızıltan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder